| |||||||||||||||
| |||||||||||||||
| |||||||||||||||
30 yıldır arıcılıkla ilgilendiğini söyleyen Kıran, çalıştığı dönemde hobi olarak başladığı bu işe emekli olduktan sonra ciddi anlamda yapmaya başladığını ifade etti. Trabzon Arıcılar Birliği'nin de üyesi olduğunu dile getiren Kıran, Hacettepe Üniversitesi'nde yaptırdığı analiz sonucu, Erzurum Pasinler Bölgesi'nde yetiştirdiği balların değerleriyle bölgemizin en meşhur olarak bilinen balın değerlerinin aynı ve hatta üstün niteliklere sahip olduğunu da öne sürdü.
Yaptırdığı analiz sonucunun belgesini de gösteren Kıran, "Özellikle son zamanlarda yazılı ve görsel basında yapılan reklamların ve tanıtımların halkımızı yanıltmaya yönelik olduğuna inanıyorum. Buna bir tepki olarak doğal bal üreten arıcılarımızın bu tanıtımların gölgesinde kaldığını düşünmekteyim" dedi. Konuyla ilgili teknik bilgi veren Kıran, "Arıcılık ve bal üretimi herkesin kolayca yapabileceği bir iş değildir. Sorumluluğu çok olan bir meslektir. Ülkemizde tüketilen balların yüzde 95’i şeker ve glikoz kaynaklıdır. Yüzde 5’e yakını doğal baldır. Doğal ürettiğimiz ballar ülkemiz ihtiyacına ancak bir ay yeter. Diğer 11 ay tüketilen ballar şeker ve glikozdur. Tanıtımlarda ifade edildiği gibi milyonlarca bal çiçeği yoktur. En yoğun bal bölgesinde yirmi çeşit ancak mevcuttur. Yüksek rakımlı tepelerde bal çiçeği olsa dahi yeterli sıcaklık olmadığından çiçek terleme yapamaz ve bal da salgılayamaz" ifadelerini kullandı. Karadeniz'deki arıcıların Erzurum ve Bayburt illerine gezici arıcı olarak gittiklerini belirten Kıran, "Karadeniz Bölgesi’nde kumar ve kestane balıyla birlikte bazı yaylalarda çiçek balı da mevcuttur ancak Karadeniz Bölgesi’nin yoğun çiçeğine rağmen bal salgılayan çiçek sayısı çok azdır. Özellikle bölgemizin yağışlı olmasından dolayı kumar ve kestane balı çok az olmaktadır. 2 senedir kestane balı hiç olmamıştır. Ancak piyasada kestane balları mevcuttur, kaynağının araştırılması gerektiğini düşünüyorum. Karadeniz arıcıları olarak, Erzurum ve Bayburt bölgelerine gezginci arıcı olarak gitmekteyiz. Erzurum’da özellikle Pasinler Bölgesi’nde flora zenginliğinin mükemmel olmasından dolayı ürettiğimiz bal değerleri bölgemizin en meşhur olarak bilinen balının değerleriyle aynı ve hatta üstün niteliklere de sahiptir. Bunu 2010 ve 2011 yıllarında Hacettepe Üniversitesi Fen Fakültesi Biyoloji Bölümü’nde yaptırdığım analiz sonuçlarından anlayabiliyoruz" ifadelerini kullandı. "Arı sütü, arının yoğun olarak bal aldığı dönemde üretilmelidir" diyen Kıran, "Bu da takriben 45–50 gün gibi zaman zarfında olur. Onun dışında yapılan ve şekerlemeyle yapılan arı sütleri şeker balı gibi değersizdir. Son zamanlarda arı ürünü olarak ‘birçok hastalığa şifadır’ diye söylenen Propolis de yine arının yoğun bal aldığı dönemde yapılırsa kaliteli olur. İlkbahar ve Güz döneminde alınan propolisler, ilaçlamadan dolayı zarar görmektedir, bu yüzden de kullanımı uygun değildir. Bizim tepkimiz doğal bal üretenlerin sesinin duyulmamasıdır. Bal olayı yazılı ve görsel basında yer aldığı gibi değildir" şeklinde konuştu YOZGATIN SESi Bu haber 6640 defa okunmuştur.
|
|